İNSANIN ANLAM ARAYIŞI
Yaşamdan ne bekleriz, yaşam bizden ne bekler?
Paralel evrenlerin, galaksilerin sayısız yıldızlar gibi dağıldığı bir boşlukta, bir kum tanesi kadar bile yeri olmayan insan hayattan ne bekliyor, insandan neler bekleniyor?
Bu dünyanın bize cömertçe sunduğu sınırsız olanakları bencilce nasıl ele geçirebilirim, insanları, diğer canlıları ve doğayı acımasızca nasıl sömürebilirim diye mi düşünüyoruz, bu dünyaya ve dünyalılara; insanlara, hayvanlara, bitkilere, doğaya ne verebilirim diye mi?
Şaşırtıcı bir bilmece gibi görünen bu ikilem, ön yargılardan, kuruntulardan, hırs ve egolardan, alışkanlıklardan, dogmalardan arındığımızda nasıl algılanıyor, bizi nasıl bir düşünce tarzına alıp götürüyor?
Nispeten normal hayatın yaşandığı dönemlerde değil, etrafımızda savaş, tabi afet, salgın hastalık ve ölüm gibi felaketlerin kol gezdiği dönemlerde daha sade ve basitçe kavranan ve sorgulanan hayat bize daha farklı bir manzara çiziyor, daha değişik bir öykü anlatıyor.
Yaşadığı hayatın anlamını aramak için yola çıkanlara ışık tutan Viktor E. Frakl’ın 1945 yılında kaleme aldığı, Okuyan Us yayınları arasında birinci baskısı 2009 yılında yapılan ve İngilizceden dilimize Selçuk Budak tarafından çevrilen “ İNSANIN ANLAM ARAYIŞI “ adlı kitap iki bölümden oluşuyor.
Birinci bölümde; kız kardeşi hariç tüm yakınlarını Nazi kamplarında kaybetmiş, kendisi de bu kamplarda tutulup şans eseri kurtulmuş olan yazarın kamptaki diğer tutsaklarla beraber yaşadıkları ve kamp yaşamına ilişkin gözlemleri yer alıyor. İkinci bölümde ise; kendisi aynı zamanda Avusturyalı bir psikiyatr olan Viktor E. Frakl’ın bu esaret günlerine ait gözlemlere dayanarak kaleme aldığı ve daha sonra geliştirdiği ‘ Logoterapi ‘ analizleri yer alıyor.
Sıradan okur, ilk bölümdeki gözlem ve anıları muhtemelen sadece ilginç bir roman gibi okuyacak, ikinci bölümdeki bilimsel, kavranması biraz da güç olan analizlere pek fazla ilgi duymayacak ve yüzeysel olarak şöyle bir bakıp geçecektir. Bu anlamda bu değerli eser daha çok konuya ilgi duyanlara ( meraklılarına ) hitap ediyor. Ancak; toplumun tüm bireylerini ilgilendiriyor, yaşama şu an baktığımızdan farklı önemli bir bakış açısı, derin bir anlam getiriyor. Olağanüstü şeylerin yaşandığı günümüzde belki de en çok ihtiyaç duyduğumuz şey; parçalanmış hayatlarımızı yeniden ve yeniden düşünmek, her birimize aşılanan ve akıllarımızı çıkışı olmayan labirentlere hapseden gelenekçi düşünce tarzından sıyrılıp dünyayı farklı bir tarzda kavramaktır.
Viktor E. Frakl, her an yaşamı yalnızca sorgulayıp ondan her şeyi bekleyenlere tam tersi bir bakış tarzı önererek düşünmeye sevk ediyor.
Esaret, acı, onur, sevgi, sorumluluk, özgürlük, özsaygı, başarı gibi kavramlara da değinen yazar özetle şöyle diyor:
“ Gerçekten ihtiyaç duyulan şey, yaşama yönelik tutumumuzdaki temel bir değişmeydi. Yaşamdan ne beklediğimizin gerçekten önemli olmadığını, asıl önemli olan şeyin yaşamın bizden ne beklediği olduğunu öğrenmemiz ve dahası umutsuz insanlara öğretmemiz gerekiyordu. Yaşamın anlamı hakkında sorular sormayı bırakmamız, bunun yerine kendimizi yaşam tarafından her gün, her saat sorgulanan birileri olarak düşünmemiz gerekirdi. Yanıtımızın konuşma ya da meditasyondan değil, doğru eylemden ve doğru yaşam biçiminden oluşması gerekiyordu. Nihai anlamda yaşam, sorunlara doğru çözümler bulmak ve her birey için, kesintisiz olarak koyduğu görevleri yerine getirme sorumluluğunu üstlenmek anlamına gelir.”
“ Meraklılarına “ iyi okumalar dileğiyle…