Aylık arşivler: Mayıs 2022

İLLÜZYON

Bazı usta nakkaşların, dünyaca ünlü ressamların, heykeltıraşların sanatlarının inceliğini gösteren sembolleri, figürleri bir sır gibi eserlerinin müstesna bir yerine gizlediği, ya da eser içinde eser haline dönüştürüp ancak konunun uzmanlarının görebileceği bir derinlik oluşturduğu söylenir.

Sahnede gösterisini yapan sihirbaz; sergilediği hünerlerini seyircinin gözünden ve dikkatinden kaçırıp, onları şaşkınlığa ve heyecana sürükleyen “mucizeler “ yaratır.

Evrene, dünyaya, ülkelere egemen olmaya çalışan “zamane kralları “ da toplumlardan, insanlardan özenle gizleyerek kaçırdıkları kirli yönetim sırlarını maskeleyerek, içi boşaltılmış, popülizme, demagojiye yatkın demokrasi, insan hakları, özgürlük masallarıyla çıkarlar karşımıza.

Nakkaş, heykeltıraş ya da ressamın, üzerinde günler, haftalar, belki de yıllar süren emeğiyle yarattığı eser; seyredenler tarafından değişik açılardan, değişik duygularla bakıldığında, her birini değişik hayallere, değişik dünyalara götürüyor. Akıllarda uzun yıllar, bazen ömür boyu silinmeyen izler bırakıyor. Eserdeki gerçek gizemi, onu yaratırken yaşanan serüvenleri ise sadece yaratıcıları biliyor.

Tarihi mekânlarda, ünlü müzelerde sergilenen eserler yıllar boyu yeni seyircileri tarafından görülse de eserlerdeki sırlar devam edip gidiyor.

Tiyatro salonunu hınca hınç dolduran kalabalık, merakla sahnedeki perdenin açılmasını beklerken bir anda ışıklar sönüyor ve perde açılıyor. Siyah melon şapkası, özenle hazırlanmış kostümü ve elinde asasıyla sihirbaz sahnenin önüne doğru yaklaşıyor. Öne doğru eğilip seyircileri selamlarken alkış fırtınası kopuyor. Ardından hemen gösteri başlıyor. Seyirciler, nefesleri kesilmiş bir halde, pür dikkat sahnede tüm hünerlerini sergileyen sihirbazı izliyor. Sihirbaz belli ki önceden bir sıraya koyduğu numaralarını arka arkaya sergilerken, seyirciler şaşırtan ve büyüleyen gösterinin her anını en ince ayrıntısına kadar görüp sihirli oyunların bir açığını yakalamak, sihirbazı alt etmek istercesine sahnenin, gösterinin neredeyse içine giriyor. Ama nafile. Bir terslik, olağanüstü bir durum olmadıkça bu yarıştan her seferinde sihirbaz galip çıkıyor. Paralar, yumurtalar kaybolup seyircilerden birinin cebinden çıkıyor, boş şapkadan güvercinler havalanıyor, bir kutunun içine gönüllü giren bir seyirci kayboluyor. Ama sihirbaz hünerlerine ait en küçük bir ipucu bile vermiyor.

Bir süre beklemenin ardından, sihirbaz kaybolan seyirciyi geri döndüremiyor, diğerleri galeyana gelip ayaklanıyor, sahneye, sihirbazın üzerine yürüyor.
Umudunu ve “sihrini” kaybeden sihirbaz cebinden çıkardığı kibritle önce sahnenin perdelerini sonra da salonu ateşe verip dumanlar arasında kayboluyor.
Sergilenen oyun boyunca tüm hünerlerini bir falso vermeden gösterip görevini tamamlamak için parlak spot ışıkları altında ter döken sihirbaz, gösterinin sonunda, bir zafer daha kazanmış yorgun bir komutan edasıyla yerlere kadar eğilip, kendisini alkışlara boğan seyirciyi selamlamak isterken, ters giden gösteri yüzünden öfkelenen seyircilerin gazabından kurtulmak için çareyi salonu ateşe vermekte buluyor.

Dünyanın bir yerinde, sahneyi dolduran kalabalığı yalandan, el çabukluğu ve seyircilerin göz aldanmalarından yararlanarak hem şaşırtan hem de alkışlatan sihirbazın gösterisi sürerken, aynı anda başka bir yerde “ savaş tanrıları “ yeryüzündeki tüm “ şeytanlarını “ toplayıp organize, şaşırtıcı, suni olaylar, yaratıyor. Gizlice planlanıp ortaya sürülen illüzyonlara dayanarak insanlığın, toplumların geleceğine dair planlar yapıyor, hayali düşmanlar yaratıp, tehlike ve korku algıları ve yalanlar üzerine kurulup uygulamaya konulan terör ve savaş planları yapıyor, işgal oyunları sergiliyor. Korku, kin ve nefretle galeyana gelen kalabalıklar uzak ülkelerde savaşa ve işgale hazırlanan orduları ve liderleri çılgınca alkışlıyor.

Tarihi mekânlarda, ünlü galerilerde sergilenen sırlarla kaplı resimler, heykeller yeni yeni izleyicilerle buluşurken, sihirbaz, şapkadan tavşan çıkarıp güvercinler uçururken, sahnede kaybedip geri getiremediği seyirci için sahneye yürüyenlerden kurtulmak için salonu ateşe verirken, başka bir yerde sahte teröristler, bilumum hayali düşmanlar yok edilip ülkeler işgal ediliyor.

Ordularını savaş ve işgale sürükleyen liderler ise, kitlelerin algılarına dönük illüzyonlarla, oynadıkları oyunun gerisindeki kirli sırları yandaşları ve ortakları dışındakilere açmıyor. Her şey perde gerisinde hazırlanıyor.
Yeryüzünde her şey, insan neslinin yarattığı kurgulardan, yalanlardan, illüzyonlardan oluşan oyunlar zinciri gibi çıkıyor karşımıza.

İllüzyonların ardındaki gerçek ise, ne kadar karartılırsa karartılsın kendi seyrine devam ediyor.

Denizlerin yüzeyindeki dalgaların derinliklerinde, çıplak gözle göremediğimiz farklı bir hayat var.